27 Kasım 2012 Salı

Gece Saçlarında Topuzun Yeri

Bir kadının iyi ve yüzüne yakışır şekilde yapılmış topuz o kadının asalet simgesidir.
Bir kadının iyi ve yüzüne yakışır şekilde yapılmış topuz o kadının asalet simgesidir.Bir kadının iyi ve yüzüne yakışır şekilde yapılmış topuz o kadının asalet simgesidir.Topuz her kadının farklı bir kişilik kazanması demektir.3 farklı toplama çeşidi vardır.Tepede, Ensede ve Yanda toplanmış…. Bu 3 çeşit topuz basit fakat bilinçli bir şekilde yapılırsa her zaman asalet simgesi olarak tanımlanır. Tabii ki çok farklı toplanmış topuz çeşitleri de vardır.o topuzlarda günlük kullanılan topuz olarak nitelendirilir.Topuz ,Abiye ve Günlük olarak 2 ye ayrılır.Yemek, balo, nişan, düğün, dogum günü gibi özel günlerde yapılan topuz abiye olarak geçer. Kabartmadan yani krepe yapmadan amatörce gelişigüzel toplanmış dağınık saçlarada günlük topuz denir.Profosyonel bir kuaför topuz yaparken bir heykeltıraş , bir ressam edasıyla çalışırken kendinden geçer verdiği uğraşın neticesinden kusursuz bir topuz çıkarttığına inandığında hele bir iki aksesuarla topuzu tamamladığında ondan mutlusu yoktur.Topuzu profosyonel bir kuaförün ellerinde; tıpkı bir şairin kaleminden dökülen mısralara yada bir ressamın doğaya bakarak tuale aldığı fırça darbelerine , yada bir piyanistin parmaklarından dökülen nağmelerine ve kadife sesli bir şarkıcıdan romantik bir şarkı dinlemeye benzetmek mümkündür..Bu nedenle Kuaförlük Güzel Sanatlar kategorisine girer..Topuz da tabiki de tek başına yeterli olmaz topuzu tamamlayıcı kusursuz bir makyaj, aksesuar ve mükemmel bir kıyafet topuzu tamamlayan ekipmanlardır.Tabiki topuz yapılırken her zaman güzel sonuçlar alınmayabilir…örneğin topuzu yapan kişinin ustalık belgesi olamayabilir bunlar olsa dahi sizi çok iyi dinleyemebilir.Ve Hiç yapmadığı bir topuzu sizin başınızda tokaları çıkartıp takarak deneyebilir.Bunlarla karşılaşmamak için lütfen sizi iyice dinleyen ne istediğinizi anlayan işini bildiğiniz kuaförlerle çalışın..Bizi İlker Yavruturk Kuaför Salonumuzda her hafta topuz eğitimleri yapıyoruz.Ekibim ve Ben İlker Yavruturk sürekli yeni denemeler yapıyoruz.gelebilecek istekleri önceden belirlemeye çalışıyoruz.Eğer sizde Topuz ve Makyaj konusunda Profosyonel danışmanlar arıyorsanız Lütfen bize www.ilkeryavruturk.com dan ve 0216 302 04 37 numaralı telefonlardan ulaşın.Saç Tasarım Uzmanıİlker Yavrutürkilker.yavruturk@mynet.com

Estetik cerrahide doğru bilinen yanlışlar!

Bu yanlışlar hayal kırıklığı ile kalmayıp sağlığınızdan ediyor...
Memorial Hizmet Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Erkut Özdamar, estetik cerrahide doğru olarak bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi. Estetik dikiş atılırsa iz kalmaz Yanlış! Bilimsel literatürde “Estetik dikiş” olarak adlandırılan bir teknik bulunmamaktadır. Dokulara özenli yaklaşılan, ince dikiş iplikleriyle uygulanmış, uygun teknikler ile yapılmış dikiş, estetik olarak iyi bir sonuç verebilir. Özensiz bir dikişe göre daha az dikkat çeken, daha ince bir iz kalması sağlanabilir. Hiç iz kalmadan kesiler yapılabilseydi; ameliyatlar çok daha kolay olur, istenilen bölgeye istenilen uzunlukta kesiler yapılabilirdi. Ancak sanıldığı gibi henüz böyle bir teknoloji bulunmamaktadır. Liposuction ameliyatı ile kilo verebilirim Yanlış! Liposuction ameliyatı kilo verdirmeye yönelik bir yöntem değildir. Normal veya normalin biraz üzerinde kiloya sahip insanlarda, belli bölgelerde kümelenen yağ birikimlerinin alınması ile vücut görünümünün daha ideal olmasını sağlayan bir yöntemdir. Bir ameliyatta vücuttan güvenli bir şekilde alınabilecek toplam yağ miktarı 3- 5 litre arasındadır. Bu miktarın üzerine çıkıldığında ciddi risklerin ortaya çıkma olasılığı artmaktadır. Botoks yılan zehiridir Yanlış! Botoks, çok iyi bilinen bir bakteriden, kontrollü bir şekilde laboratuvar ortamında saflaştırılarak üretilen bir ilaçtır. Sadece kozmetik amaçlı değil, birçok hastalığın tedavisinde de yıllardır güvenle kullanılmaktadır. Tıbbi bir ilaç olduğu için sadece hekimler tarafından uygulanmalıdır. Botoks yapılan kişilerin yüzleri ifadesiz ve maske gibi olur Yanlış! Botoks uygun dozlarda ve doğru bölgelere yapıldığı takdirde böyle bir durumun ortaya çıkması mümkün değildir. Çünkü amaç, yüz kaslarını tamamen hareketsiz hale getirmek değil, ince mimik çizgilerde yumuşama sağlamaktır. Benlere bıçak değince kansere dönüşür Yanlış! Dermatoloji ve estetik cerrahi uzmanı tarafından riskli olduğu düşünülen bir benin alınması kişiyi çok önemli bir hastalıktan kurtarabilir. Benler alındığında, kansere dönüştüğü düşüncesi tamamen asılsızdır. Estetikte en iyi yöntemler en yeni yöntemlerdir Yanlış! Bir yöntemin yeni olması en iyi olduğu anlamına gelmez. Bir yöntem hakkında uzun dönem tecrübe ve sonuçların tespiti çok önemlidir. Silikon protez ile meme büyütme sonrası kanser riski artar, bebek emzirilmez Yanlış! Meme büyütmede kullanılan silikon protezlerin meme kanseri riskini arttırdığı düşüncesi bilimsel olarak ispatlanmış bir bilgiye dayanmamaktadır. Meme büyütme operasyonu sonrasında bebeğin emzirilmesinde de hiçbir sakınca yoktur.Sigara içmek yaraların çabuk iyileşmesini sağlar Yanlış! Sigaranın küçük kan damarlarını büzüştürerek kan dolaşımını yavaşlattığı bilinmektedir. Kan dolaşımı yavaşladığı için; iyileşme süresi uzar, şişlik ve morluklar olabilir. Bu nedenle cerrahi girişim öncesinde 3 hafta, sonrasında da 3 hafta, sigarayı bırakmak faydalı olacaktır. Mümkünse sigaranın tamamen bırakılması en doğru tercih olacaktır. Estetik ameliyat olursam hayatım değişir, evliliğimi kurtarabilirim, işimde yükselebilirim Yanlış! Estetik ameliyatlara çok fazla anlam yüklemek ve gerçekçi olmayan beklentilere girmek son derece tehlikeli olabilir ve hastayı daha da mutsuz olmaya itebilir. Çok iyi görünmeyen bir burnu olan hastanın başarılı bir burun ameliyatı sonunda morali çok düzelebilir, öz güveni artabilir, kişi hayata daha pozitif bakmaya başlayabilir. Hasta dolaylı olarak da özel hayatında ve iş hayatında daha mutlu ve başarılı olabilir. Zaten hedeflenen de bu sonuçtur. Fakat sadece estetik ameliyat olduğu için hayatında iyi yönde radikal bir değişiklik olmasını beklemek hüsranla sonuçlanabilir.

26 Kasım 2012 Pazartesi

Kilonuzu nasıl korursunuz? (2)

Taylan Kümeli gazetedeki köşesinde kilosunu sağlıklı biçimde koruma konusunda en çok sorulan sorulara tek tek cevap veriyor...
11) Diyet sırasında açlık krizlerimle baş edebilmek için ne yapmalıyım?Günlük tüketilecek kaloride az miktarda kısıtlamaya gitmek ve besin tercihlerini düşük glisemik indeksli alternatifler arasından yapmak açlık hissinin bastırılmasına epey yardımcı olacaktır. Ancak temel olarak makarna, kurubaklagiller, tahıllar, turunçgiller ve doğal yoğurt gibi düşük glisemik indeksli besinlerin içeriğindeki karbonhidratın yüksek glisemik indeksli besinlerdeki karbonhidratlara göre daha yavaş biçimde basit şekerlere parçalanması, bu besinlerin daha uzun süre tokluk hissi oluşturmasına neden olur. Glisemik indeksi düşük besinler gibi besin emilimini yavaşlatıcı etkileri olan yağ ve proteinin de her öğünde uygun miktarlarda bulunması tokluk hissinin oluşumu ve uzun sürmesi açısından önemlidir. Doğal posadan yana zengin bir beslenme programı da açlık krizleriyle mücadelede oldukça faydalıdır.12) Çikolata gibi bazı besinlere olan aşırı ilgimi nasıl kontrol altına alabilirim?Sağlıklı bir beslenme programında bize çok fazla zevk veren ama zararları da olan tüm besinleri hayatımızdan çıkarmak zorunda değiliz. Bu besinler sağlıklı beslenme programlarına bile çok küçük miktarlarda da olsa katılabilir. Zayıflama diyetlerinde bile az yağlı bir öğün sonrasında küçük bir parça çikolata yenilebilir. Zayıflama diyetlerinde önemli olan öğün kaçırmamak ve uzun süreli açlıklardan kaçınmaktır. Uzun süreli açlıklar kan şekerini düşürerek çikolata, bisküvi gibi kan şekerini çok hızlı yükselten basit karbonhidratlı yiyeceklere duyulan arzuyu tetikler. Bundan kaçınmak için glisemik indeksi düşük besinlerden oluşan küçük ve sık öğünler tüketerek kan şekeri dengesinin sağlanması gerekir.13) Yağ yakımına yardımcı besinler var mı?Yağ yakıcı veya yağ yakıcı enzimleri tetikleme özelliği olan besinlerlerle ilgili tüm iddialar hiçbir bilimsel temele dayandırılamamıştır.14) Diyet yapmadan kilo vermenin kısa bir yolu yok mu?Liposuction (eritilen yağ kütlesinin vücuttan çekilmesi) konusunda şu an için cevap: Maalesef yok. İştahı kapatan reçeteli ilaçlar kilo vermenize yardımcı olabilir ancak bu ilaçlar da doktorlar tarafından en son çare olarak, yine de diyetle birlikte ve çok katı prosedürlere tabi olarak öneriliyor.15) Hem dışarıda yemek hem de kilo verebilmek mümkün mü?Dışarıda yediğimiz öğünler genelde diyet ruhuna çok da hitap etmeyen besin kalıplarından oluşuyor. Dışarıda yemek iş veya sosyal yaşantınızın vazgeçilmez bir parçası ise yemekte tercihlerinizi sağlıklı olanlardan yana kullanarak ya da takip eden diğer öğünlerde daha az besin tüketerek diyet programınız dışına çıkmamanız elbette mümkün.16) Bu kadar çok sevdiğim yiyecekleri özlerken diyetime nasıl devam edebilirim?Yüksek yağlı ve baharatlı besinler (örneğin peynir, kraker, cips) aynı zamanda tuz açısından da çok zengindir. Tat tomurcuklarınızı yüksek tuzlu besinleri beğenmeyecek şekilde eğitmeniz en fazla iki, yüksek oranda şeker içeren besinleri beğenmeyecek şekilde eğitmeniz ise sadece iki-üç hafta sürecektir. Bu süre sonunda besinleri tuzlu ve tatlı olarak algılamanız mümkündür. Eğer bu eğitim süreci size uygun bir yöntem değilse diyetinizde küçük bir miktar enerjiyi joker kaloriniz gibi düşünüp diğer besinlerden biraz kısıtlı tüketip, favori besinlerinizden her gün o kaloriye uygun miktarda tüketerek aşırı yeme krizlerine karşı önlem almış olursunuz..17) Yağ yerine geçen maddelerin diyette yeri nedir?Olestra gibi yağ yerine geçen maddeler formülasyonları nedeniyle vücut tarafından absorbe edilmez ve vücuda kalori vermezler. Farklı ülkelerde yağ yerine geçen farklı maddeler kullanılmakla birlikte kanıtlar yağı azaltılarak üretilmiş besinlerin insanları daha az yemeğe teşvik etmediği ve elzem yağ asitlerini çok az miktarda içermesi dolayısıyla da kilo kaybı ve korunmasına bir katkısı olmadığına işaret ediyor.18) Zayıflama diyeti sırasında bir süre sonra kilo kaybının yavaşlamasının nedeni nedir?Kısa süreli zayıflama programlarında başladığımızda ilk bir, hatta iki haftada çoğunun yağ değil su olduğu hızlı bir kilo kaybı görülüyor, asıl yağ kaybı bu haftalardan sonra gerçekleşiyor. Uzun süreli zayıflama programlarında ise metabolizma hızı kademeli olarak yavaşladığından kilo kaybı da zorlaşıyor. Zayıflama programlarında istikrarlı bir kilo kaybı tablosu görebilmek için kalori tüketimini de kademeli olarak azaltmak gerekiyor. Hedef kilonuza yaklaştığınızda artık tükettiğiniz kalori iyice azalmış olacağından (bazal metabolizma hızının altına düşmemeli) bu dönemde fiziksek aktivitenin artırılması kilo kaybını destekleyecektir. Ayrıca kilo kaybı günden güne, haftadan haftaya hormonlar, ödem vb. sebeplerden dolayı yavaşlayabilmektedir.19) Hangi sıklıkta tartılmalıyım?Kilo günlük ve haftalık olarak değişimler gösterebiliyor. Sık sık yapılan tartımlar kilomuzla ilgili sağlıklı bilgi sahibi olmamıza engel olur. Bu nedenle erkeklerde haftada bir, kadınlarda ise periyod dönemi bitimi olacak şekilde ayda bir yapılacak tartımlar kilo kontrolü için yeterli olacaktır. 20) Yeni ince vücudumuzu koruyabilmek neden bu kadar zor?Bu çok doğru bir tespit. Kilonun korunması, verilmesine oranla her zaman çok daha zor olur. Araştırmalar başarılı diyetlerin sonunda genellikle verilen kiloların geri alındığını ortaya koyuyor. Zayıf kimselerin metabolizma hızları kilolulara göre daha düşük olma eğilimindedir. Bir başka deyişle zayıfladığınızda kilolu halinizdeki miktarlarda yemek yiyemezsiniz. Diyet sonrası çok katı bir koruma program uygulamak tabii ki gerçekçi bir yaklaşım değil ancak tüm yaşama entegre edilmesi gereken sağlıklı beslenme alışkanlıklarını benimsemek ve uygulamak kilonun korunmasında en önemli noktadır.

Hamile miyim?

Adetin başlamasında gecikme olursa, hamileliğe dair şüpheler de artar. Gebelik testi uygulamak içinse belli bir zaman geçmesi gerekir. Oysa gebe olup olmadığınızı gösteren bazı belirtiler de vardır.
Hamile olduğunuza dair şüpheler genellikle geciken adetten önce başlar. Oysa, gebeliğe işaret eden başka belirtiler de vardır. Örneğin;bulantıağızda, çoğunlukla "metal gibi" olarak tanımlanan tuhaf bir tatgöğüslerde hassasiyet ve büyümegöğüs uçlarında belirginleşen küçük yumrular -ki bunlara Montgomery bezleri denir, göğsü emzirmeye hazırlarlar-mide ağrılarıyorgunlukkabızlıkdaha sık tuvalete gitme ihtiyacıkahve ve yağlı gıdalar gibi bazı besinlere olan ilginin azalması/tükenmesivajinal akıntıda artışBazı kadınlarda, lekelenme adı verilen çok hafif bir kanama da görülebilir ve bu adet geçirdiğinizi düşünmenize yol açabilir.TestlerYeterince şüphe, merak, endişe ve stres yaşadınız. Hamile olup olmadığınızı kesinleştirme zamanı geldi. Bunun için de en test yaptırmanız gerekiyor. Eczanelerde satılan ve evde uygulayacağınız testleri, adet görmeniz gereken zamandan iki ila üç hafta sonrasına kadar uygulayabilirsiniz. Belirtilen zamandan önce uygulayacağınız testlerde doğru olmayan sonuçlar almanız olasılık dahilindedir. Bu nedenle kesin sonuç için en az iki hafta bekleyin.Bu testler, idrarınızda gebelik hormonu (hCG) arama yoluyla işler. Kullandığınız plastik çubuktaki bir kimyasal, bu hormonla temas ettiğinde, renk değiştirir.Bu nedenle çubuğun bir ucuna idrarınızı yaparken, küçük pencereden de sonucu görmüş olursunuz.Gebelik testlerini doğru kullandığınız zaman oldukça tutarlıdırlar, ancak gene de testin gebe olmadığınızı söylediği fakat aslında gebe olduğunuz durumlar da olabilir. Eğer testi yaptıktan bir süre sonra hala adet görmediyseniz, testi tekrarlayın, ya da bir doktora görünün.İlk gebelik testinde gebe çıkıp, sonrakinde gebe çıkmamanız da olasılık dahilindedir, ya da test pozitif çıkıp, ardından adet görebilirsiniz. Kanamanız normalden ağırsa, gebelik ortadan kalkmış demektir. Bu, çok erken yaşanmış bir düşüktür ve muhtemelşen vücudunuzun kendini zarar görmüş bir embriyodan korumak için kullandığı bir yoldur. Bu, tekrar hamile kalmayacağınız anlamına gelmez.Bir diğer uygulama da kan testidir. Bu, klinik ve hastanelerde uygulanır, sonucu hemen almanız da mümkündür. Kan testi, evde yapılan testlere oranla daha güvenli sonuç verir.Doğum ne zaman gerçekleşecek?Aslında hamile kalmanız, son adetinizin ilk gününden yaklaşık iki hafta kadar sonra olsa bile, gebeliğin başlangıcı, son adetin ilk günü kabul edilir. Bebeğinizin dünyaya doğması, doğumun beklendiği tarihin iki hafta öncesinde ya da sonrasında olabilir.Evde test yaptıysam, doktora gidip tekrar test yaptırmalı mıyım?Böyle bir zorunluluğunuz yok tabii. Evde yaptırdığınız test pozitif çıktıysa, doktorunuza söylemeniz yeterlidir. Ancak test sonucundan emin değilseniz, tekrar test yaptırabilirsiniz.Tarihlerden emin değilseniz, bunun için bir tarama yapılabilir. Bu, gebeliğin erken evrelerinde yapılan bir ultrason taramasıdır. Taramada uterusun ve embriyonun büyüklüğü ölçülür ve tarihler çıkarılmaya çalışılır. Eğer sağlıklıysanız ve yaşadığınız herhangi bir problem de yoksa, o zaman bu tarama sonra da yapılabilir.

Suçlamaya değil, ilişkinizdeki sorunları çözmeye yönelin

Evlilik ilişkisi bir güç ve kontrol savaşı. Ve bir evde mutlaka iki taraftan biri daha baskın oluyor. İşte bu dengesizlik de bir gün ilişkiyi tahammül sınırlarının ötesine geçiriveriyor. Peki sabır yerini mutsuzluk ve karmaşaya bıraktığında ne yapmak gerekiyor?
Evlilik ilişkisi bir güç ve kontrol savaşı. Ve bir evde mutlaka iki taraftan biri daha baskın oluyor. İşte bu dengesizlik de bir gün ilişkiyi tahammül sınırlarının ötesine geçiriveriyor. Peki sabır yerini mutsuzluk ve karmaşaya bıraktığında ne yapmak gerekiyor? İlişkinin bir üyesi diğerinden daha baskınsa ve diğerinin kendisini ifade etmesine izin vermiyorsa, ilişki bireylerde duygusal büyümeye bir durak koyar, çift hayalkırıklığı, korku ve endişe yaşar. Kızgınlık en baskın duygu haline gelerek çifti mutsuzluk, ümitsizlik, karmaşa ile başbaşa bırakır. Bu noktada birçok çift ilişkiyi sona erdirmeyi düşünür çünkü artık ilişkinin dinamikleriye birlikte işleyemez, anlayamaz hale gelirler, karmaşık duygularına tahammül edemez olurlar. Kaçma güdüsü üstündür ancak gerçek şu ki kendinizden kaçamazsınız. İlişkinin yürüyememesinde sizin rolünüzün ne olduğunu bilmeniz gereklidir. Bir çiftin her üyesi iç duyguları ve davranış biçimleri ile yüzleşmeyi başardığında ve suçlamaları geride bırakıp yaptıklarının sorumluluğunu aldığında çiftin ilişkiyi ve evliliği kurtarma şansı vardır. Sorumluluk alabilmek ve suçlamayı bırakmak için öncelikle kendinize şu soruları sormalısınız: Kendime ve eşime karşı hem olumlu hem de olumsuz şeyler hissedebiliyor muyum? Ailemden başkaları da benzer sebeplerden ilişkilerinde sorunlar yaşadılar mı? Çözümlediler mi? (Eğer çözümleyemedilerse aynı kalıplarda ilerleniyor demektir.) Sonra da bunları uygulayın: Sorunda kendi payınızın sorumluluğunu nasıl alacağınızı düşünmeye başlayın. Sorunla ilgili davranışlarınızı nasıl değiştirebileceğinizi kendinize sorun. İlişkinin hangi bölümünün yürümediğini kendinize sorun. (örnek: çok pasifsiniz, baskınsınız, özgürsünüz, bağımlısınız, sinirlisiniz, dinlemiyorsunuz, onun duygularını hissedemiyorsunuz...) Listeleyin. Hepsini bir anda değiştirmeye karar verin. Eşinizle konuşarak, sorumluluk ve sorundaki payınız konusundaki hislerinizi açıklayın. Hemen sonuç beklemeyin. Davranış ve tepkilerinizde tutarlı ve gerçekçi olun. Kendinizi büyütmeyi öğrenin. Sizi hem fiziksel hem de zihinsel olarak iyi hissettiren şeyler yapın. Karakter ve davranış değişiklikleri yapmak büyük enerji ister; o yüzden kendinize iyi bakmak bu değişikliklerin gelişimini olumlu etkileyecektir. Kendinizi takılıp kalmış ve herhangi bir değişiklik yapamayacak gibi hissediyorsanız, bir terapiste danışın. Eğer bir sorun için başkalarını suçlamaya başlarsanız durun ve kendinize sorun: “Sorunun oluşmasında ve devam etmesinde rolüm nedir?” Enerjinizi başkasını suçlamak yerine kendi yerinizi belirlemek için harcayın. Uygunsuz hareketlerinizi belirlediğinizde düşünce ve duygularınızı eşinizle paylaşın ve davranış değişikliğine başvurun.

Sezaryen: İyi mi, kötü mü?

Kadınlar yüzyıllardır doğum yapıyorlar ama dünyaya ilk kez bir bebek getirecek bir kadının korkması da gayet doğal. Bu nedenle sezaryen uygulamalarında artış var, ama anne ve bebek için en iyi çözüm
mü?
Son yıllarda Türkiye’de sezaryen oranlarında artış gözlendiğini belirten Memorial Hastanesi Kadın Doğum Uzmanlarından Op.Dr.Figen Taşer Güney: "Sezaryen bir ameliyattır. Bu ameliyatta; kan kaybı, enfeksiyon riski, damarlarda kan pıhtısı veya amnios sıvısının oluşturacağı tıkanıklıklar gibi ölümcül olabilen komplikasyonlar daha sık görülür"dedi.Hangi durumlarda normal doğum tercih edilemez?Sezaryenin sadece riskli durumlarda tercih edilmesi gerektiğini belirten Op.Dr.Güney, normal doğumun yapılamayacağı durumları şöyle sıraladı: "İlk bebeğin ters geliyor olması, bebeğin anne karnında yan duruşu, plasentanın önde oluşu, plasentanın erken ayrılması, kordonun bebeğin başının önünde olması, bebeğin suyunun ileri derecede azalması, üçüz gebelik, ikiz gebelikte ilk bebeğin poposunun önde olması, annenin kemik yapısının dar olması, annenin bel fıtığı, kalp hastalığı, yüksek tansiyon gibi ıkınmasının mahsurlu olduğu durumlar, annede genital bölgede herpes (uçuk) ve HPV gibi virütik enfeksiyon durumunun bulunması gibi durumlarda sezaryen tercih edilir."Sezaryene dikkat!Sezaryenle doğan bebeklerde ilk günlerde soluk alıp vermede sorun yaşanabileceğini belirten Op.Dr. Figen Taşer Güney şöyle devam etti: "Bebek anne karnında bir sıvının içindedir. Bu sıvı bebeğin hava yollarına girer. Normal doğum sırasında vajinadan geçerken bebek sıvıyı atar. Oysa sezaryende bebeğin bu şansı yoktur. Bu nedenle doğum sonrası bebekte sık soluk alıp verme ve bazen geçici de olsa yoğun bakım takibi bile gerekebilir. Anne sezaryen sonrası ağrı nedeniyle bebeğini yeterince besleyemeyebilir. Bebek yenidoğan döneminde yeterince beslenemeyince bağırsak hareketleri yeterli olmayabilir ve tüm yeni doğan bebeklerde görülen sarılık daha belirgin boyutlara ulaşabilir."Normal doğum için annenin istekli ve kararlı olması gerektiğinin altını çizen Op.Dr. Figen Taşer Güney, bu konuda toplumda oluşan ön yargıların olumsuz etkileri olduğunu anlattı: "Hamile bayanlar çevresi tarafından maalesef korkutulmaktadırlar. Doğum hikayeleri bazen abartılmakta anne adayları tanımadıkları kişiler tarafından bile ‘Allah kurtarsın’ diyerek korkuya sürüklenmektedirler. Anneleri ürküten ağrıya bugün tıp çözüm bulmuştur. Epidural analgezi ile anneler çok daha rahat normal doğum süreci yaşamaktadır. Batı ülkelerinde normal doğumun daha yaygın olmasının nedeni epidural analgezinin daha sık kullanılmasıdır."Epidural analgezinin sinirlerin omurilikten çıktığı yere lokal anestezi ile ağrısız bir şekilde uygulandığını belirten Memorial Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bölümü’nden Uzm. Dr Nerime Soybir epidural analgezi ile normal doğumun artık ağrısız bir şekilde gerçekleştirebildiklerini söyledi. Uzm. Dr. Soybir epidural analgezinin nasıl uygulandığını anlattı: "Epidural analgezide doğumun başında bel bölgesine kateter yerleştiriliyor. Ağrı kesici ilaç verilmesi için rahim ağzı 4 cm açılıncaya kadar bekleniyor. Epidural analgezi uygulanmış olan hastalar doğum anında ıkınma hissi duymayabilirler. Fakat doğuma yardımcı olan kişiler ağrıları elle veya monitörden gözleyerek ıkınma zamanını anneye söyleyebiliyorlar."

Diyetteki anneler ve diabetik annelere!

Çünkü şeker sizsiniz, sloganıyla yola çıkan Lighties, Türkiye’de diyet gıda alanında bir ilke imza attı.
Lighties’deki birbirinden lezzetli ürünlerinin alışılagelen pastane ürünlerinden lezzet ve tad olarak hiçbir farkı bulunmuyor. Üstelik daha da lezzetliler. Lighties dünyada bir ilki gerçekleştirerek 85 çeşit tatlı ve tuzlu ürünüyle diyet yapanlara ve diyabetiklere hayatın lezzetlerini sunuyor. Lighties, diyet pasta, kek, kurabiye, kanepe üretirken, kişilerin diyetlerini bozmadan, aynı zamanda sosyal hayattan koparmadan sağlıklı beslenebilmeleri ve bunu tüm çevreleri ile paylaşabilmelerini hedefliyor. Bugüne dek diyet ürün, daima “şekersiz ürün” olarak algılanıyordu. Ancak Lighties, gıda sektöründe bilinen “diyet” kavramını değiştirdi. Lighties ürünlerinde şeker, yağ, un içeriğinde yapılan değişiklikle gerçek “diyet” kavramına uygun lezzetler ortaya çıktı. Diğer pastacılık ürünleriyle karşılaştırıldığında, şekersiz, vitamin ve posa açısından zengin, prebiyotik etkili, yağ ve kolesterol içeriği düşük ürünler geliştirildi. Lighties ürünleri hergün besin ve gıda uzmanları ile diyetisyen kontrolünde imal ediliyor. Kalori oranı yüzde 30 ile 50 arasında azaltılan ürünlerde yağ yerine yoğurt, süt, peynir gibi malzemeler kullanıldı. Taze meyvelerle şekersiz hazırlanan ev yapımı marmelatlar tercih edildi. Şeker yerine lif içeriği yüksek ve prebiyotik etkili kalorisi azaltılmış, doğal tadlandırıcılarla lezzetli pastalar, kekler yapıldı. Rafine edilmiş beyaz un yerine doğal, posa oranı ve besin değeri yüksek olan çavdar, yulaf, kepek, tam buğday ve soya unlarıyla sağlıklı lezzetler ilk kez Lighties tarafından sunuldu. Lighties, Bağdat Caddesi’ndeki yerinde sizleri bekliyor. “Bana uzak, gelemem” diyenler için ise internet üzerinden ve telefonla sipariş imkanı bulunuyor.Milliyet